Kadın

5 harfin yan yana gelişi, gücü ancak bu kadar temsil edebilirdi. Kadın; ne köklü, ne güçlü ve ne derin bir kelime öyle değil mi? Kadın; ne kadar büyüse de bazen bir çocuk kalbi kadar saf bir kalp, bazen hayatın öğreticiliğiyle yetişen olgun genç bir kadın, bazen de bir çocuğa ya da evcil bir hayvana anaçlığıyla merhametine hayran bırakan kişi…
Peki Kadınlar Günü olarak anıp kutlanılan ”Dünya Kadınlar Günü” nasıl ortaya çıkmıştır? Gelin bir göz atalım.

8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York şehrinde 40.000 dokuma işçisi kadının daha insanca çalışma şartları için greve başlamasıyla bu günün temeli atıldı. Grevin ilerleyen dakikalarında polis işçi kadınlara saldırdı ve fabrikaya kilitlenen işçi kadınlar çıkan yangında barikatları aşıp kaçamayınca orada 129 Kadın can verdi. Bu acı olaydan sonra düzenlenen cenaze törenine binlerce kişi katıldı.

Ne acı değil mi Kadınların 8 Mart’ta aldığı çiçeklerin; aslında geçmişte hemcinslerinin yanarak can verdiği kişilerin adına aldığı çiçekler oluşu..

Her gün yaşayan kadınların, sadece tek bir gün hatırlanması keşke ölümler üzerinden olmasa. Kadın acıyla yaşamasa, kadına acı yaşatılmasa, neden cinsiyeti, doğası, fiziksel görünümü ya da fiziki gücü gereği güçsüz görülüp psikolojik ya da fiziki şiddete maruz bırakılır ki ne aklım ne de kalbim bunu almıyor.
Oysa kadın; dünyaya getirendir, büyütendir, öğretendir, ince ince düşünendir. Kadın, kadın olduğu için sorgulanmamalı, yargılanmamalı, ayrıştırılmamalı, hak ve hürriyetlerini aramak zorunda kalmamalı. Şiddetin içinde kadın kelimesi geçmemeli. Kadına şiddet diye bir başlık hiç olmamalı.


Kadınların başarıları konuşulmalı. Bilim, sosyoloji, psikoloji, siyaset gibi hayatın her alanında gösterdikleri başarıları kutlamaya değer görülmeli, övgüyle bahsedilmeli. Kadına dair önyargılar kırılmalı, haklarında olumsuz yönde kullanılan deyimler de kullanımdan kaldırılmalı. Kadınlar hakkında söylenecek en güzel sözü Mustafa Kemal Atatürk söylemiş olmalı.

Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.

Her kadın, kendi hayat oyununun kahramanıdır. Kurtuluş Savaşı’nda Nene Hatun’dur, ilk kadın savaş uçağı pilotu Sabiha Gökçen’dir, ilk kadın öğretmen Refet Angın’dır, sanat ile sahnede kendini anlatan Afife Jale’dir, bir Dünya lideri yetiştiren Zübeyde Hanım’dır, tarlada evlatları için çalışan Fatma teyzedir, hastanelerde hayat kurtaran Ayşe doktordur, bir mağazada tüm gün ayakta kalan tezgahtar Elif’dir. Kadın; toplumun her yerinde saygı duyulması zorunda olandır. Kadın; onurlu, saygın, zeki, başarılı, üreten, hayal eden, yetenek abidesi, sağduyulu değerli ve her gün özeldir.

Önerilen makaleler

1 Yorum

  1. Hem bugünü hem dünü hem geleceği yansıtan, her kadını ele alan, gerçekten yürekten yazılmış yazınız için tebrik ediyorum. Başarılarınızın devamını diliyorum. Hem sizin hem tüm kadınlarımızın kadınlar gününü kutluyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir