Göçebe Ruhlar

anlam-arayisi

İnsan yaşarken hep göçebe! Bazen bir yerden, bazen birinden, bazen kendinden ve en son hayattan göçebe. Kuralı böyle dünya denen yerin; gelirsin ya yaşarsın ya da yaşamış sayılırsın ve bir gün yaşamın fiziki olarak da son bulur. İşte başlangıç yani doğum ve bitiş yani ölüm noktası arası o yolu iyi yürümek lazım. Dünya bile dönerken, insan durursa olur mu hiç? Elbette olmaz, anlamını bulamaz. Sahi anlam denen o derin kavram, ne çok yer kaplıyor hayatımızda farkında olmadan. Hemen hemen her şeyde, her yerde ve herkeste onu arıyoruz. Mesela kurduğumuz iletişimde, dinlediğimiz bir şarkının sözünde, hatta yaşadığımız her anda anlam aramıyor muyuz? arıyoruz. Kimi zaman anlam çıkarıyoruz, kimi zaman anlam oluyoruz ama bir zaman geliyor ki bir şeyler anlamsızlaşıyor, anlamlar değişiyor, dönüşüyor hep dediğin bir an geliyor ve hiçleşiyor.

Bir bakıyorsun bakış açın değişmiş, duruşun değişmiş, davranışların değişmiş ve sen değişmişsin! Değişim hiç kolay gelişen bir durum değil, değişim için hayatın senden çok şey çalmış ve sana da çok şey katmış olması gerek. Ve bir gün gelecek yaşadığın acıların, deneyimlerin seni sen yaptığını göreceksin. Sen öyle kolay inşa etmedin kendini, bu yüzden kendine hiç haksızlık etme ve edilmesine de izin verme. Sen bugün sen isen sen olma yolunda yaşadığın duygu ve düşünceleri unutmadan sen olmaya devam et.

Farkındalık yaşamak; hayatın pek çok alanında önemli ve güzeldir fakat bazısına farkındalıklarla yaşamak ağır gelir. Görmek isteyen insan her gün bir farkındalık yaşayabiliyor aslında, tabii bakmasını bilene. Örneğin; bir insanla sohbet ederken kendinizi bir yarışma içinde gibi hissediyorsanız, konuşmuyor yarışıyorsunuzdur ve yarışmak oldukça yorucudur. Duygular, düşünceler yarışında yitik duygu ve düşünceler kalır geriye. Anlaşmanın da bir beceri olduğunu düşünenlerdenim ayrıca. Anlaşma örneğinden devam edecek olursam; hayattaki en büyük anlaşma gerektiren oluşum, evlilik olabilir. Evleneceklerin de evlenmeden önce bilmesi gereken bazı hususların olduğunu düşünüyorum. Ağza sakız olmuş bir kelime olan evlilik kararı, şu çağda çok zor ve cesaret isteyen bir durum olsa gerek. Misal otuz yıl birbirini görmemiş, farklı yaşam tarzları ile yetişmiş iki insan bir an da bir araya geliyor ve sonra o kişi ile bir ömrü paylaşmak için bir imza atıyorlar bu sürece maddi olarak hazırlanıyorlar ama kimse manevi olarak hazırlanmıyor. Asıl hazırlık maneviyatken hem de! Düşünsenize mağazaya gidip koltuk alabiliyorsunuz ama sevgi, saygı, hoşgörü, anlayış, doğru bir iletişim sağlıklı düşünce ve diğer tüm incelikler, gereklilikler hiçbiri satın alınamıyor bunların. Ülkemizde ne yazık ki bu yolda yürümeye başlayanlar; ihtişamlı hazırlıklar, gösterişler ve borçlar küme birleşiminden mutluluk ve huzur doğmasını bekliyorlar.

İnsanlar ya masalda yaşadığını zannediyor, hayatın gerçeklerini göremiyor ya da evlenmeyi insanlar başarı sanıyor. Hayatınıza dokunacak sihirli bir değnek gibi görüyor da olabilirsiniz. Üzgünüm gözleriniz bozuk göz doktoru olmasam da miyop olduğunuzu söyleyebilirim, çünkü uzağı yani ileriyi iyi göremiyorsunuz. Kusura bakmayın, ne aşk filmleri ne de masallar gerçek değil. Hayatın gerçekleri ve insanların kendi gerçekleri var. Gerçekleriniz aynı mı, doğrularınız bir mi buna bakmanızı tavsiye ederim. Aksi takdirde: Haklılıklarınız kafa tutmaya evrilir. Rengarenk iki kişilik karanlığa düşer ve renklerini unutur. Aşk koridorunda değil, mahkeme koridorundaymışsınız gibi savunuşlar, itirazlar başlar evde ve böylece salonunuz da mahkeme salonuna dönüşür. Aynı evin penceresinden bakar farklı manzaralar görürsünüz. Peş peşe gelen iki ayrı mevsimi yaşarsınız. Sinir anında sizi, kalbinizi ve değerinizi göremez, hissedemez ama sen o an onun gerçek kimliğini o an da görürsün. Bu yüzden evlenme kararı aldıysanız; evlenmeden önce her çiftin yapması gereken psikolojik testler, ilişki terapisti görüşmeleri gibi birbiriniz için doğru kişi misiniz bir de bunu somut verilerle göz önünde bulundurmanız iyi olabilir.

Her insanın travmaları, psikolojik sorunları olabilir fakat bunun düzeyi, kişinin değişime tedaviye açık olması, sorununun diğer kişinin sorununu tetikleme durumu, karşısındaki kişinin prensiplerine uyup uyamaması gibi başlıklar önemlidir. Ve bu önemli noktaları dikkate almazsanız, bir gün siz de dikkate alınmamayı şimdiden kabul etmiş olursunuz. Kabul demişken size uymayan hiçbir şeyi kabul etmeyin karar noktasında, kalbinizi kenara bırakın çünkü kalp düşünmeyi bilmez! Onun işi duygularla, o ancak hisseder. Herhangi bir durumu kabul ediş, sizin mantığınıza aykırı olana kendinizi ikna etmek demektir. Kimse için kendinizi ikna etmeyin. Yaşanmayı bekleyen bir tek hayatınız var, onu da rastgele bir şekilde yaşamayın. Kendi değerlerinizi ve hakettiğiniz değeri de sakın unutmayın.

Önerilen makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir