Olana çare yoktur diye kim dedi bilmiyorum ama düşündüm de bence olmayana çare yoktur.
Oldurmak için uğruna mücadele verdiğin ve beklenti içine girdiğin o durum; hayal kurduruyor, hedef koyduruyor ve sonuca ulaşılamıyor. Hiç niye başaramıyorum niye işlerim yolunda gitmiyor hatta niye yol yok diye düşünürken buldunuz mu kendinizi bilmiyorum…
Hayatın süreçleri hep zorlayıcı olmuştur benim için. Hani bazı insanlar vardır: İşleri hep yolunda giden şanslı ve nasibi açık olan işte ben o kişilerden olmadım hiçbir zaman. Şanslı olmadığım için midir şansı bilmemem bilmiyorum fakat bildiğim bir şey var ki o da benim şansımı hep kendim oluşturmaya çalıştığım. Çoğu insanın sahip olduğu sıradan şeyler için bile savaşıp yine de kaybeden taraf olmak üzücü oluyor tabii. Savaşmak ne kadar güçlü bir duygu değil mi? Hatta savaş, savaşanı da güçlü kılıyor, ama hayatı boyunca her anı için savaşmış biri çok zorluklar yaşadığı için tüm zorlukları aşabilecek gücüyle çok güçsüz hisseder aslında. Nasıl oluyor yani, bu ne yaman çelişki demeyin hayat hep zıtlıklarıyla bir bütündür tıpkı güç ve güçsüzlük gibi…
Peki ya elinden geleni yaptığın halde, hayat sana istediklerini vermiyorsa bu sınav mı yoksa kader mi onu da bilmiyorum. Zaten insan bildiğini düşündüğü şeyleri de aslında bilmiyordur öyle değil mi? Ama merak ediyorum da insanın kadere etkisi sahiden var mıdır ve varsa neden tercihlerimizi yaşayamıyoruz böylesi bizim için daha mı hayırlıdır? İnanın bunları da bilmiyorum. Bilinmezliği, bilmeden yaşıyoruz sonuçta elde var bir hayat. Bu hayatın en büyük sürprizi hayatın ta kendisi. Sevgili okuyucularım umarım hayat bize hep güzel sürprizler yapar ve bilmediğimiz hayatımızın geri kalanı bilemeyeceğimiz kadar güzel olur.