Neyi düşünürseniz onun olmasına olanak tanımış olmaz mısınız? Peki ya olanaksız gördüğünüz her şey bir gün olanak bulunca ona dönüşmüş olmaz mısınız? O halde ne düşünürsek ona dönüşürüz…
Hz. Mevlana, bu konuyu o kadar güzel özetlemiş ki başka bir söze gerek kalmamış aslında…
‘‘Dostum, sen düşünceden ibaretsin.
Gerisi et ve kemiksin.
Gül düşünürsen gülistan olursun, Diken düşünürsen dikenlik olursun.”
İnsan; dünyasını, çevresini, yaşadığı alandaki enerjiyi dahi düşünerek meydana getiriyor diye düşünüyorum. Çünkü düşünce, uçsuz bucaksız bir güç…
Ne güzel demiş Nil Karaibrahimgil bir şarkısında;
”Bazen dışarıda yaz, sana sonbahar
Herkese geniş hayat, niye sana dar?
Kalk ordan, otur başka bir tarafa
Bir de oradan bak olanlara
Düşündüğünü değiştiren, yaşadığını değiştirir.”
Gün içinde neyi düşünürsek tüm gün onu yaşamaz mıyız? Günler geçerken biz de kısır döngülerimizi döndürüp dururuz. Bazen de durumları düşünürken kafamızda düşünce sistemleri kurar, senaryolar yazar sonraki adımda da bu senaryoları oynarız. Üzerine ne hissetmeliyiz diye düşündüğümüz düşünceler, duygu durum değişikliği yaşatır. Bu karmaşık sistemde de bir günü eritip bitirmiş oluruz. Ve her gün bunu yaptığımızda bir bakmışız yıllar hatta bir hayat geçmiş…
Geçmişe baktığımızda düşüncelerimizden gelişen duygu ve davranışlarımızdan pişman hissetmemek de hayata dair en önemli kurallardan bir tanesi olabilir. Düşündükleriniz ve hayatınız, daima yaşamak istediklerinize eşit olsun…