Yazıma Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Beni Türk Hekimlerine emanet ediniz” ifadesiyle başlamak istiyorum.
Ve şu an Türk Hekimlerinin geldiği son noktaya bakın!
Yaşanan olaya haber yasağı getirilen, toplumun haklılık payı arayarak neden öldürdüğünü sorguladığı bir dünya düşünün. Görevi başındayken, işini yaparken kim ölmeyi hak edebilir?
Yıllarca herkesten fazla okuyup, gecesi gündüzü birbirine karışmış bir tıp fakültesi öğrencisinin, ailesinin doktor olacağı günü beklediği bir insan bir gün geliyor ve her gün hastalarını iyileştirmek üzere gittiği hastanesinden bir hasta yakını tarafından öldürülüp tabutla çıkartılıyor! Ne uğruna? Görmediği hangi değer için, hayatından oldu?
Hayat kurtardığı hizmetin karşılığı ölüm! Akıl almaz bir toplum haline geldik ya da getirildik…
Yıllar önce ülkeyi terk edip yurt dışında yaşamaya başlayan insanlar bile tatil dönemlerinde check-up ve muayene hizmetini özveri ile çalışan, mesleğini severek yaptığı için hastası ile de detaylı olarak ilgilenen Türk hekimlerine güvenip Türkiye’ye geliyor. Şimdi toplumun psikolojisi ile düşünecek olursak; ekstra istediğiniz her tahlili yaptırabildiğiniz nazınızın geçtiği, canınızı emanet ettiğiniz o doktorları suçlayıp hayatını elinden almak caniliktir.
Bir hekimin vurularak öldürülmesine şehit edilmiş olarak tanımlamak öldürmeyi normalleştirip yüceltmekten başka bir şey değildir. Bu apaçık kurban gitmektir. Twitter’da Ekrem Karakaya’nın bir hastası “Kalbini bu kadar yormak için çok gençsin” diyen ölüm için çok masum bir doktor olduğunu ifade etmiş.
Doktorun odasını 10 dakika boş görünce kavga çıkaran bir halk, doktorlar giderlerse gitsinler diyen ülke yöneticisi halimiz harap… Yine yıllarca emek verip hukuk fakültesini kazanıp avukatlık yapan hak arayan bir avukatın hakkını bugün kim arayacak? Ülkeyi saran şiddet sarmalında nasıl bir çıkmaza girdik böyle? Geride çocukları, ailesi, sevdikleri nasıl dayanacak bu acıya? Nasıl avutacaklar kendilerini şimdi? Takdiri ilahi mi diyecekler, kader mi?
Göz yumanlar, görmezden gelenler, yok sayanlar ve hiçe sayılanlar! Adaletin dengesi ne zaman doğruyu gösterecek?
Cinnet ötesi bir olay bu! Yaşadığı acıdan 1 ay sonra ülkeye yaşattığı acı cinnet sayılamaz!
Korkuttuğunuz doktorlar ülkeyi terk ettikçe, mesleğinden istifa ettikçe kimse onları suçlamasın, çünkü herkes can güvenliğini düşünür hale geldi. Önceden saygı duyulan bu meslekler şimdilerde hiçe sayılıyor. Bundan kısa bir süre sonra Afganı, Suriyelisi gelip başımıza doktor olduğunda muayene olmaya giden hastaya taciz haberleri çıktığında şaşırmayın, köy görünüyor çok uzakta değil, kılavuza da gerek yok!
Şimdi çocuklarınız bize emanet diye çıkar onu haber yaparsınız! Mezarına karanfil bırakır kameralara poz verirsiniz. Bunlara da yayın yasağı getirmezsiniz…
Sonumuz hayır olsun, üzülüyoruz, günden güne her alanda kötüye gidiyoruz. Ve önceden geleceğimizden kaygı duyuyorduk şimdilerde bugünümüzü kurtarmaya, sağa salim kazasız, belasız tamamlamaya çalışıyoruz.
İçler acısı!!!!!!!